Cumhurbaşkanına hakaret suçu, genel hakaret suçundan ayrı olarak, Türk Ceza Kanunu'nda devlete karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu suçun yüz yüze veya gıyapta işlenmesi arasında fark bulunmaz. Gıyapta işlenmesi durumunda ise üç kişi ile sınırlama şartı aranmaz. Bu düzenleme, devletin temsilcisi olan Cumhurbaşkanlığı makamının, hukuki bir terim olarak "şerefini" korumayı amaçlar.
Ancak belirtildiği gibi, bu suç kapsamında açılan davaların sayısında büyük bir artış gözlenmektedir. Bu, eleştirel ifadelerin dahi bu suçun kapsamına alınmasının hukuka aykırı bir biçimde kabul edilmesinden kaynaklanır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, siyasetçilere yönelik ifade özgürlüğünü daha geniş yorumlar. Bu düzenleme, ifade özgürlüğünü ölçüsüz bir şekilde kısıtladığından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerine uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Ceza Kanunumuzun ilgili maddesi şu şekildedir:
Madde 299 – (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Unsurları
Bu suçun faili herkes olabilir. Suçun oluşması için hakaretamiz ifadelerin herhangi bir şekilde kullanılmış olması yeterlidir. Bu açıdan yazılı veya sözlü olarak, basın, mektup, posta, yoluyla ve hatta resimler, karikatürler aracılığıyla da işlenmesi mümkündür. Suçun manevi unsuru kasttır. Failin bilerek ve isteyerek bu suçu işlemiş olması gerekir. “Hakaret” sözünden anlaşılması gereken ise, kişinin şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırılmasıdır.
Suçun aleni şekilde işlenmesi halinde hükmolunacak ceza 1/6 oranında artırılır. Aleniyetten anlaşılması gereken, hakaretamiz ifadelerin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilmesi ihtimalidir. Örneğin basın yoluyla veya sosyal medyada, halka açık bir toplantıda bu ifadelerin kullanılması, cezada artırımı gerektiren bu nitelikli hal kapsamında sayılır.
Cumhurbaşkanına karşı hakaret eyleminde bulunabilmesi için, cumhurbaşkanının yemin etmiş olması ve halen görevde bulunması gerekir. Görev süresi sona erdikten sonra görevle ilgili olarak hakaret edilse dahi, genel hakaret düzenlemesi uygulanır, cumhurbaşkanına hakaret suçu oluşmaz.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Uzlaştırmaya Tabi Midir?
Cumhurbaşkanına hakaret suçu uzlaştırmaya tabi değildir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Şikayete Tabi Midir?
Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında soruşturma başlatılması için şikâyet aranmaz, resen veya şikâyet üzerine soruşturma başlatılabilir. Dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır. Suç nedeniyle kovuşturma başlatılması için, 3. fıkrada düzenlendiği üzere, Adalet Bakanlığının izni gerekir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Adli Para Cezası, HAGB ve Erteleme
Bu suç sebebiyle hükmolunacak hapis cezası bakımından, hükmün açıklanması geriye bırakılabilir, adli para cezasına çevrilebilir veya ceza ertelenebilir.
Son yıllarda cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında açılan dava sayısında büyük bir artış meydana gelmiştir. Uzun yıllar boyunca her yıl açılan dava sayısı 100’ü bulmazken, 2010 yılında 108, 2015 yılında 678, 2017 yılında 5150, 2022 yılında ise 16.753 dava açılmıştır.
Kişiler hakkında bu suç kapsamında verilen mahkumiyet kararları bakımından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yolu açık olup, özellikle eleştiri mahiyetindeki ifadeler nedeniyle mahkumiyetine hükmedilen edilen kişilerin bu yolu kullanarak olumlu sonuç almaları mümkündür.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Hakkında Yargıtay Kararları
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 13/3/2020 T., 2019/11164 E., 2020/2033 K.
"Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ve hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlardır. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderleriyle özdeşleştirdiği, liderlerine yapılan ve kamuya yansıyan hakaretleri kendilerine yapılmış gibi algılayarak aşırı reaksiyon gösterdikleri, bu hakaretlerin toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, hakaret ve sövme fiillerinin, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralamalara sebebiyet verdiği gözetildiğinde, bu fiillerin orantılı bir yaptırıma bağlanmasının toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunması bakımından da demokratik toplumda zorlayıcı bir ihtiyacın karşılanması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında basın açıklaması sonrasında ‘Katil, Hırsız Erdoğan şeklinde grupla birlikte slogan attığı anlaşılan sanığın eyleminin bireyin kendini gerçekleştirmesine ya da toplumun gelişmesine katkı sunması beklenen bir değer içermemesi, söylendiği yer ortam ve zaman itibariyle toplumsal barışı ve kamu düzenini bozma riski barındırması ve özellikle eleştiri sınırlarını aşarak açıkça Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığına saldırı mahiyetinde olması nedeniyle ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden sübut bulan müsnet suçtan orantılı bir ceza ile cezalandırılması gerekirken beraatine karar verilmesinde isabet görülmemekle, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir."
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 8/2/2019 T., 2018/6617 E., 2019/1197 K.
"Siyasilerin, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişilerin, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda geniş bir kabul görmüştür. Ancak eleştiri kırıcı, şok edici ya da rahatsız edici olsa bile hakarete varmamalıdır. Zira hiçbir kimse hakarete katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgi toplumda hâkim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre, kişilerin ifade hürriyeti ile mağdurun birey olarak onur ve şerefi arasındaki denge de gözetilmek suretiyle hakim tarafından belirlenmelidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilmemelidir. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderlerle özdeşleştirdiği, bu kişilere yapılan ve kamuya yansıyan hakaretlerin kendilerine yapılmış gibi tepkilere sebebiyet verip toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, birçok öldürme ve nitelikli yaralama ile sona eren adli olaylarda dahi olayların başlangıcında hakaret ve sövme fiillerinin olduğu gözetildiğinde, bu fiillerin yaptırımsız bırakılmasının demokratik toplum düzenini bozacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın suç tarihinde Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını gösteren resim ve haber metninin ‘3 bin 643 lira zam alan Tayyip’e hırsız demek suç değil gerçekliktir. Bunun adı gerçekten hırsızlık. Başka bir tanımı yok!’ şeklinde yorum ile paylaşmaktan ibaret eyleminin, kişinin kendini gerçekleştirmesi ya da toplumun gelişmesine katkı sunan bir içeriği bulunmadığı gibi doğrudan Cumhurbaşkanını küçük düşürücü, onur, şeref ve haysiyetini zedeleyecek nitelikte olduğu, bu nedenle sanığın üzerine atılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden sanığın sübut bulan müsnet suçtan mahkumiyeti yerine hukuki olmayan gerekçeye istinaden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi yerinde görülmemiş ise de sanık hakkında verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca sanık aleyhine sonuç doğurmamak üzere bozulmasına karar verilmiştir."
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 19/7/2017 T., 2016/6928 E., 2017/4807 K.
"Sanığın yukarıda belirtilen tarihlerde kendi facebook sayfasında aynı suç kastıyla ve birden fazla kez Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kastettiği açıkça anlaşılacak şekilde; katil, yezit, hapisten korktuğu için zulmeden, teröristleri besleyen gibi doğrudan Cumhurbaşkanını halk nezdinde küçük düşürücü, onur ve saygınlığını zedeleyici, isnatlarda bulunmak suretiyle AİHS ve hukuk düzenimizin koruduğu düşünce özgürlüğü kapsamında kalmayan, anlam ve içerik derinliğinden yoksun, sloganik tarzda aşağılayıcı ve hakaret kastıyla söylenmiş paylaşımlardan ibaret sanığın eyleminin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden, 5237 sayılı Kanunun 299/1-2 ve 43/1 maddeleri uyarınca sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesi isabetli olmadığından Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve ... sayılı kararının CMK 309(4)c maddesi uyarınca sanığın aleyhine sonuç doğurmamak üzere kanun yararına bozulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir."
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 1/10/2018 T., 2018/1201 E., 2018/2945 K.
"Sanığın facebook isimli sosyal paylaşım sitesindeki hesabı üzerinden Cumhurbaşkanına hakaret içeren paylaşım yapıldığından bahisle sanık hakkında eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 299/1. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılama yapılmış ise de, sanığın hesabı üzerinden 26.12.2013 tarihinde ‘aman dikkat hırsız ar’ şeklinde paylaşılan hakaret içerikli ifadelerin yayınlandığı tarih itibari ile Cumhurbaşkanı R.T.E.’nin, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini ifa ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a maddesinde düzenlenen ‘Kamu görevlisine hakaret’ suçunu oluşturduğu anlaşılmakla; sanığa 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınıp, sanığın savunması alındıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken hukuki nitelendirmede ve vasıflandırmada hataya düşülerek, eylemin anılan Kanunun 299/1 maddesine uyduğunun kabulü ile yazılı şekilde düşme kararı verilmesi..."
Av. Sueda BİNGÖL